Hayat gökkuşağı

DSC00496
Rusya

İster açık, ister koyu ama rengin hayatın içinde yer alması her zaman müthiş bir şey. Tek bir renk olsa sıkıcı olmaz mıydı? Her şeye rağmen nefes alır, hala ayakta durabiliyorsan ne kadar şanslı olduğunu sakın unutma. Aslında hayat çok basit, onu zorlaştıran biziz. Hayat ne ki, doğum ve ölüm tarihlerinin arasında olan tireden oluşmaktadır (biri demiştir), belki de bu hayatta hiçbir şeyi çok fazla ciddiye almamak lazım. Konuyu buraya kadar uzattım, esas söylemek istediğim bu: Ne zaman herhangi bir şeyi çok ciddiye almaya başlarsam hiçbir şey istediğim ve planladığım gibi olmuyor. “Tanrı’ yı güldürmek istersen planlarından bahset” derler. Ondan dolayı ben de her günün keyfini çıkarıp her yaşadığım gün için evrene teşekkür edip sevdiğim şeyleri yapmaya devam edeyim en iyisi. Ve her saniye ne kadar şanslı olduğumu hatırlayıp hayata mutlulukla gülümsemeye devam edeyim, o da dayanamayıp mutlaka bana gülecektir!

DSC00483
Rusya

Son aylar içinde birkaç yarışa katıldım. Her zamanki gibi her yarış ayrı bir tecrübedir ve her zaman alınacak dersler vardır mutlaka ama özelikle son yarışlar çok öğretici oldu. Benim için çıkarılan en önemli ders: Sağlık ve kendini dinlemenin ne kadar önemli olduğunu anladım. Eğer bir şey ters gidiyorsa ya da istediğin gibi olmuyorsa o zaman kendini dinle, seni bekleyen bir mesaj olabilir, belki de uzaklaşıp yaptıklarına, davranışlarına uzaktan bakmanın faydası var.

DSC00484
Rusya

Ama şunu da unutmamak lazım, hiçbir şey kalıcı değil bu dünyada, şimdi hiçbir şey iyi gitmiyorsa da yakında düzelir mutlaka, “su yolunu bulur” derler.

16 Mart 2015 / Rusya

WP_20150317_003
Rusya

Güneşli havada yürürken ve bambaşka tatlı havayı derin derin solurken masmavi gökyüzüne baktım…17 sene, tam 17 sene geçti. Tam her şeyin başladığı noktaya geçiyordum, koşu sayesinde şimdi olduğum yerde duruyorum. İlk zaferleri, hırsları burada öğrendim, koşmaya burada başladım. 17 sene geçti, tam 17 sene, başladığım noktaya koşu tutkusu tekrar getirdi.

Herşeyin başladığı yer :).
Rusya / Herşeyin başladığı yer :).

10 gün önce / Canaria Adaları / Gran Canaria Adası / Agaete / Saat: 23:00

Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç

Transgrancanaria 2015 (125 km). Senelerce hayranlıkla takip ettiğim sporcularla beraber yarışa başlayacağım için çok heyecanlıydım, sadece onun için buralara gelmek değerdi 🙂 (ayrıca harika fotoğraflar ve imzalı şapka sahibi oldum).

Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç

Her zamanki gibi 10′ dan 1′ e saydıktan sonra dönülmeyecek yollara girdik. Kısa bir süre asfaltta koştuktan sonra hemen çıkışa geçtik. Gece koştuğumuz için etrafımda yarışmacılardan başka bir şey göremiyordum, öyleyse her yarışın başlangıcında olduğu gibi varlığımın sebeplerini düşünmeye başladım. Aslında her şey her zamanki gibiydi sadece farklı olan sanki ben koşmayıp kendimi çok uzaktan izliyordum. Ben bu Elena’ yı tanımıyordum. Aylarca yoğun antrenmanlar yaptım, burada koşacağımı hayal ettim, bu yarışı hedef yarışı olarak belirttim o zaman. Şimdi neden hiçbir şey hissetmiyorum. Onların cevaplarını ararken kopan fırtına beni tekrar uzaklardan bu dünyaya indirdi ve yarışa devam etmem gerektiğini hatırlattı. Aslında yarışta olduğumu hiç unutmamam gerekiyordu çünkü taşlık zeminde sürekli inip çıkıyorduk ve çok dikkatli olmam gerekti. Dikkatsizliğimin hatırası sol elimde hala duruyor. Karanlıkta güzelce uçtuktan sonra nazik bir sporcu beni kaldırdı, koşmaya devam ettim. Bir ara etrafımda kaktüsten başka kimse yokken sıkıldım ve Alper’ i aradım. Ayakkabıyla ilgili kararsızdı ve kendisine tavsiyede bulunmak istedim (Alper sabah start alıyordu). Gün hafiften doğmaya başladı ve misafirperver ada bizi ağırlamaya hazırlanıyordu. Güneş doğduğunda 83 km starta yaklaştım (Fontanales, 42.8 km, 989 m) ve startı sadece 5 dk. ile kaçırdığıma çok üzüldüm Nesrin’ i görmek çok güzel olurdu. Aydınlıkta bacaklarımın daha hızlı gideceğini umut ediyordum ama ne yazık ki benim güvenli dostlarım bu sefer buraya kadarmış dediler. Madem gidemiyorum bari manzaraların güzelliğine odaklayım dedim. Yemyeşil zümrüt tepeleri harika görünüyordu.

WP_20150307_007
Gran Canaria Adası
WP_20150307_005
Gran Canaria Adası
WP_20150307_006
Gran Canaria Adası
WP_20150307_003
Gran Canaria Adası

Etrafımda acayip kaktüsler vardı, ara sıra durup onları inceliyordum, yerlere düşen kocaman parçaları batonlarla parçalamak nedense çok keyifliydi. Talayon (62,8 km, 1241 m) kontrol noktasına varınca kendimi sıkılmış limon gibi hissettim, masa kurup, tepede oturup dinlenmeye karar verdim. İnsanlar gidip geçiyordu ben de keyif yapıyordum. Biraz sonra Bahadır’ la karşılaştım ve birkaç kilometre beraber koştuk. Tejeda (71,2 km, 1050 m) kontrol noktasına beraber vardık, sonra Bahadır, Nesrin’ e yetişmek üzere hızlandı. Çeşmenin başında oturup ne yapacağımı kara kara düşünmeye başladım ve o an artık yarışı bitirmeyeceğimi anladım ama hala direniyordum. Garanon (82 km, 1672 m) kontrol noktasına çıkmaya karar verdim. 1 dk. yürüyüp 5 dk. oturuyordum, yolda bir ağladım bir ağladım, her geçen kişi yardımcı olabileceğini bir şey olup olmadığını soruyordu ama artık yardım edilecek hiç bir şey yoktu. Aslında yarışı bırakacağımı biliyordum ama hala kendimi sorguluyordum ve alternatifler düşünüyordum. Bırakırsam sadece üzülürüm ve üzüntü zamanla geçer, bırakmazsam devam edersem ileride daha ciddi sorunları yaşayacağım ve ayrıca insanların başına işler açabileceğimi düşünüyordum, ayrıca bir ara bana bir doktorun söyledikleri aklıma geldi: “Sizi çok soğuk kanlı gördüm, ben neler gördüm neler, hastaneden çıkmak isterseniz hayat meselesi olabilir, hayatınızı riske atmak ister misiniz, hala hastaneden çıkmak istiyor musunuz?” O zaman korkmadım çünkü hastanede doğrudan yatağıma geçtim ama bu sefer bir farklıydı,  dağın tepesindeydim :). Ama hala içimdeki inatçı keçi direnmeye devam ediyordu, aslında doğrudan Garanon KN’ sına gidip teslim olabilirdim ama oralara kadar gidip Roque Nublo (dev volkanik kaya) http://en.wikipedia.org/wiki/Roque_Nublo görmeden olamazdı ve ara kontrol noktasına gitmeye karar verdim.

transgrancanaria2015-31_20
Garanon KN’ sına giderken / Fotoğraf : Organizasyon
Fotoğraf : Organizasyon
Garanon KN’ sına giderken / Fotoğraf : Organizasyon
Fotoğraf : Organizasyon
Garanon KN’ sına giderken / Fotoğraf : Organizasyon
WP_20150307_008
Gran Canaria Adası / Roque Nublo

Kısa bir tur attıktan sonra kendimi nihayet Garanon’ da buldum. İyice ağlayıp ve Alper’ le konuştuktan sonra kendime: “Direnmeye gücüm kalmadı, her şeyin bittiği yerdeyim, artık teslim zamanı gelmiş” derken kendimi medikal ekibine teslim ettim ve hayatımda ilkine imza attım: DNF. Bu karar için kendimle ne kadar gurur duysam azdır, bu sefer hırsım mantığa yenildi. Ayrıca medikal ekibinden akıllı karar için ayrı bir tebrik aldım :). Medikal ekibinden ve organizasyon ekibinden bahsetmeden olmaz. İkisi de o kadar ilgiliydi ki. Biliyorlardır çoğu zamanda bırakma kararı devam etmek kararından daha zordur. Harika insanlardı, bu da DNF’ in acısını iyice hafifletti, aslında o an artık hiçbir şey hissetmedim, ne sevinç ne de üzüntü. Medikal çadırda birkaç saatin nasıl geçtiğini anlayamadım, papatya çayı ikram edildi, bir sürü sporcu vardı ve gayet güzel sohbet ettik, herkesin farkı bir hikayesi ve yarışı bırakmak için ayrı bir sebebi vardı. Saat gelince kontrol noktası kapandı ve biz şehre gitmek üzere otobüslere doğru çıktık, 1672 m yüksekliğindeydik. Hava iyice soğudu ben de termal battaniyeden güzel bir elbise yaptım, aslında işin en komik tarafı battaniyeyi üzerime sararken güzel bir şekil vermeye çalıştım, düzel dursun diye, kadın dağın tepesinde de kadındır :).

11059314_855912701133808_8064047428438338990_nHava karardı ve insanların korkuları ve gözyaşları kapkara bir yorganla perdelendi. Hepimiz düşüncelerimizle başbaşa kaldık. Otobüse giderken organizasyon ekibinden biri bana sıcacık konsome ikram etti.  Yarışı bırakanlar otobüse binerken bütün ekip dışarı çıkıp bizi alkışladı bu da gözlerimi bir sefer daha doldurdu, daha önce hiç yaşamadığım duyguları yaşıyordum. Otobüste hala parkurda kalan yarışmacıları beklerken ‘One night with Robbie Williams’ müzik programını izledim (otobüsün televizyonunda) inanılmaz güzeldi, en son ne zaman TV izlediğimi hatırlamaya çalıştım, epey vakit geçti. Şimdi her şeyi arkamda bırakıp sadece yaşadığım anın keyfini çıkarıyordum. Her şeyi unutup sanki de hiç yarışta değilmişim gibi kendimi tekrar çok uzaktan izliyordum. Şehre yaklaşırken tepelerden çıkan ışıkları gördüm, insanlar parkurda mücadele ediyordu, ben de onların içinde çok olmak isterdim ama termal battaniyede sarılmış halde otobüsteydim. Üzüntü tekrar içimi kapladı ama yapacak hiçbir şey yoktu. Kendime: “Çabuk kendine gel” dedim, böyle olduysa: “Otur ve olanların sebeplerini düşün bakalım, daha da kötü olabilirdi”. Hayat seni ne zaman ağlatacak ne zaman güldürecek hiçbir zaman bilemezsin ki ama her saniyeyi yaşayarak her dakikanın değerini öğrenebilirsin, hayatın değerini bilebilirsin. Ben de böyle yaptım, göküzündeki yıldızlara bakarak bu müthiş manzarayı gördüğüm için evrene teşekkür ettim. Sağlık olsun gidecek daha çok yarış var!

Fotoğraf : Alper Dalkılıç
Fotoğraf : Alper Dalkılıç
IMG_1414
Gran Canaria Adası / Fotoğraf : Alper Dalkılıç

22 Mart 2015 / Rusya

Не было бы счастья, да несчастье помогло (Rus atasözü; Mutsuzluktan doğan mutluluk diyelim 🙂 )

DSC00498
Rusya
DSC00495
Rusya
DSC00480
Rusya
DSC00488
Rusya

Türkiye’ ye dönünce ailemin yanına gitmek gerektiğini hissettim. Yarışı bırakmasaydım evime de şimdi gidemezdim kesin. Aslında bütün olumsuzluklardan insanın sığınacak bir yeri varsa insan çok şanslıdır. Ailem her konuda bana en büyük destekçim oldu. Birkaç hafta dinlendikten sonra ve sağlıkta her hangi bir sorunum olmadıktan sonra doğum günümde tekrar koşulara başlamaya karar verdim. İznik için hazırlıklarıma başladım. Bu sefer İznik Ultra Maratonu’ nda 80 km koşacaktım.

18 Nisan / İznik / Saat: 10:00

DSC_2654
İznik / Fotoğraf : Brice Rohaut

 11165246_10152907742839891_8792442772638694719_n

İznik Ultra Maratonu’ na 4. kez katıldım, organizasyon, gönüllüler ve her şey her zamanki gibi harikaydı, harika olmayan tek bir şey vardı o da bendim ;). Yarış başladığından beri 20. km’ ye kadar her şey harika gidiyordu sonra birden motorin bitti ve finişe kadar arabayı itmek zorunda kaldım (kendimi yanı 🙂 ). Ödül töreninde Mahmut soracaktı : “Ne oldu, lastik mı patladı?”. Aslında bu sefer hem lastikler indi, hem de benzin bitti :). Evet buraya kadarmış, oyun bitti :). Aldığım jel, gıda, su hiçbir şey işe yaramıyordu. İlk kez bacağımı kaldıracak gücüm yoktu nedense. Hala akıllanmayan ben, kendime “Afferin” dedim, “Şimdi finişe kadar 60 km sürünürken bir daha olanların sebeplerini düşünebilirsin, GC yetmedi sana tekrar düşün bakalım.” İki yarışı üst üste bırakmaya niyetim yoktu ondan dolayı sonuna kadar gitmek gerekirdi, elbette sağlığımla ilgili herhangi bir sorun olsaydı başka karar verecektim ama kötü bir şey yoktu sadece gücüm yoktu, zaten ya yürüdüm ya da çok yavaş koştum. Sporcularla yolda sohbet ettim, müthiş manzaralara baktım. Her geçen de : “Elena bir şey mı oldu?” diye sordu :). Elena böyle pace ile koşmaz diye düşünüyordu hepsi. Sevgili arkadaşlarım, teşekkür ederim çok düşüncelisiniz ama ben de sizin gibi bir insanım yanı her pace ile koşarım neden olmasın :)! Yürürken de sürünmeme rağmen keyif almaya çalıştım, hava çok güzeldi,  bir ara müthiş bir yerden geçiyorduk, karlı tepeler görünüyordu. Hayat bana güzeldi. Nedense sürekli şu şarkının sözleri aklımdaydı:

“Bir sayfa kopuyor zamandan
Ayrılırken sen yanımdan
Bu aşkın daha en başından
Korkuyordum ben sonundan

Bir günah gibi gizledim seni
Kimse görmedi seninle beni
Ağlarken içim güldü gözlerim
Bir günah gibi gizledim

Ağlarken içim güldü gözlerim
Bir günah gibi gizledim… ”

Finişe ulaştığımda hava iyice karardı, arkadaşlarım beni bekliyordu, Alper, Nesrin ve Bahadır’ ı görmek beni çok mutlu etti. Masajdan sonra yola konulduk, sağolsun Ufuk Abi bizi kaldığımız yere kadar bıraktı, 500 m olsa da bu bacaklarla yürümek zordu. Finişten uzaklaşırken hala aynı şarkıyı söylüyordum. Birden biri seslendi: “Elena ne oldu, çok geç kaldın biz seni daha erken bekliyorduk?” Ehhh ben en iyisi şarkıcı olayım da, temiz iş :).

Hayatımız gökkuşağı gibi, bazen harika renkler ile bizi sevindiriyor bazen de koyu renklerle uzuyor, elinden başka bir şey gelmiyorsa o zaman hayata gülümse onun da sana gülümsemekten başka çaresi kalmaz :)!

IMG-20150517-WA0003
Çekmeköy / Fotoğraf : Bahadır İşseven

Hayat gökkuşağı” için bir yorum

Yorum bırakın