Geyik Koşuları nasıl koşulur ya da içimdeki diyalog

28 km’ lik parkurun benim için en iyi ve en kötü tarafı nedir?

Kötü tarafı: Aynı yerden 2 defa geçmek zorundasın.

İyi tarafı ise: 2. turda seni neyin beklediğini çok iyi biliyorsun. 🙂

Geyik Koşuları’ nın tüm parkurlarında yarıştım ve benim için her biri bu şekilde geçer:

4 km – Daha ne olduğunu anlamadan parkur biter.

14 km – Tam tadına varmadan parkur biter. Şaka, şaka tabii ki. Bu parkur tam tadında. Mis gibi bir tur at, beslenme çadırına gir ve keyfini çıkar.

28 km – Dön baba dön, hayatını değerlendir, birinci tur daha bitmeden: “Off ya, ne işim var burada, acaba turu tamamlayıp bıraksam, yok iyi böyle, yarısı bitti neredeyse az kaldı, bir sonraki kez kesin 4 km koşacağım…” düşünceler gelir gider.

“Bu kadar söylenip de neden 28 km’ lik parkuru koştun?” diye sorarsanız; aslında Pazar günü bana normalde çift antrenman verildi, sabah 26 km akşam ise 11 km. Ben de pazarlık yapıp 28 km’ lik yarışı koşacağım diye anlaştım.

Eh, gün geldi starta gitmek zamanı da yaklaştı. Senelerce start tüneli vardır bu sefer de “Boynuzlu bölge” denen bir yer eklendi, oraya geçip 10′ dan 1′ e kadar sayıp koşmaya başladık. Parkurun meşhur çamuru başlangıçtan itibaren hiç eksik olmadı.

2018-02-22_18-12-12
F: Geyik Koşuları

İşim zordu ama aslında kolaydı, ilk 10 km nabzım belirlenen seviyeyi geçmeyecek sonra da eyvallah, yapabildiğini yap. Çok rahat tempoyla başlayıp yavaş olsa da tüm rampaları koşarak çıkmaya çalıştım, 7. km’ de olan su istasyonuna gelmeden 500 m önce jelimi açıp yarısını yiyip kalanı cebime sakladım. İstasyona ulaşınca jelin kapağını çöpe atıp, biraz su içip devam ettim. Buradan başlayınca parkurun çok keyifli bölümü başlıyordu. Aslında ormanın her yeri her haliyle güzel, bir turun ilk yarısı bitti, bu da ekstra mutluluk katıyordu. Saat 10:30′ da 14 km parkurunun startı verilecekti, normalde başlamadan önce hep ikinci tura başlamak çabasındaydım ama bu sefer çok farklıydı, kendi tempomla gidip rahat rahat koşuyordum. Birinci turun bitiminde her zamanki gibi: “Keşke 14 km koşsaymışım” diye kendi kendime söylendim. Start bölgesinden geçince hiç kimse yoktu, tüm 14 km koşan arkadaşlar çoktan başlamış oldu. Ben de istasyona gidip yarım çikolata yiyip suyu içip ikinci tura başladım. İşin iyi tarafı en azından parkurda beni neyin beklediğini biliyordum. Biraz ilerleyince parkur kalabalıklaştı ama yine de çok dar noktalara gelip insanlardan rica edince herkes yol veriyordu, ben de teşekkür edip ilerliyordum.

8eecb60c-5582-4c85-9216-5ae968d77564
http://aksiyonfotograflari.com/

Su noktasına gelmeden önce jelin diğer yarısını yutup poşetini çöpe atıp su içip artık son 7 km.yi bitirmek üzere yola çıktım. Parkurun son bölümü hem çamurla hem de kendimle mücadele dolu geçti.

Nihayet son kilometre, çamurlu iniş, beni bitiş noktasına doğru götürüyordu ve mutlu son.

294acecd-f50b-4b14-aeea-f2bfb206f9d0-r
http://aksiyonfotograflari.com/
Elena
http://aksiyonfotograflari.com/

 

28275796_10155496630644542_1537563628_o-r
F: Cenk Ordu

Tabii ki 28 km koştuktan sonra en güzel an beslenme çadırına ulaşmam. 🙂

Bu sefer koşarken aklıma geldi ki şu kafamdan geçenleri bir yaz belki biri faydalanır. Tamamen benim düşüncelerim ve bizzat kendi tecrübemle kazanıldı.

  • 28 km koşulduğunda ilk turu temkinli gitmek mantıklı, çünkü daha ikinci tur var. Birkaç sene önce ilk turu çok hızlı bir şekilde koşup ikinci turu neredeyse yürüyordum. Ondan sonra artık bu hatayı yapmamaya çalışıyorum.
  • 28 km koşanlar genelde 14 km başlamadan önce birinci turu tamamlamak ister kalabalığa kalmamak için. Ben de öyleydim ve bazen saate bakarak çok kasıyordum, nabzım tavan yapıyordu, 14 km başlamadan önce uç uca geçiriyordum ama yine de kalabalığa yakalanıyordum. Bu sefer kasmadan birinci turu tamamladığımda herkes çoktan gitmiş oldu ben de gayet rahat gittim.
  • Hava çok sıcak değildi ama yine de güneşin etkisi vardı, yanıma sırt ya da bel çantası almadığım için pişman oldum. Starttan itibaren hemen susadım, su yanımda olsaydı istediğim zaman içebilirdim. Ayrıca yüksek nabızla giderken azar azar ama sıkı su içmeyi tercih ederim.
  • 28 km diyip geçmeyin, özellikle zorlu şartlarda bazen beklediğimizden daha uzun sürebiliyor ondan dolayı yanında gıda bulundurmak önemli çünkü beslenme çok önemli.
  • Son ama en önemlisi ormanın ve zeminin şartları ne olursa olsun parkurdan keyif almayı unutmayalım. 🙂

 

Kullandığım ekipman:

COLUMBIA BRYCE CANYON™ LEGGING TAYT
COLUMBIA ZERO RULES ETEK olmazsa olmazlarından 🙂
COLUMBIA MIDWEIGHT II UZUN KOLLU ÜST İÇLİK
COLUMBIA FREEZE DEGREE III KISA KOLLU TİŞÖRT
COLUMBIA MONTRAIL CALDORADO II AYAKKABI, bu ayakkabıyla şu ana kadar 109 km koştum. Hatta ilk giydiğimde 35 km’ lik uzun antrenmanı yaptım. Kalıbı çok rahat, saatler boyunca koşarken ayaklarım kendi evinde gibi hissediyor. Yastıklama, ayak desteği ve esneklik çok iyi. Hafif ve aynı zamanda ayağı çok iyi koruyor. Taban/”dişler” çok “agresif” değil, karışık zeminlerde (sert zemin ve orta seviye çamur), kayalık ve engebeli arazide tutuş çok iyi. Islandıktan ya da yıkadıktan sonra ayakkabı gayet çabuk kuruyor. Bu arada bağcıklar hakkında bana sorular geliyordu: İki kez bağlayınca bağcıklar yolda çözülmez. Farklı yarışlarda kullandıktan sonra detaylı incelemesi TEST ODASINDA olacak.
IMG_8111

Yorum bırakın