Biri maraton mu dedi :)?

Aslında maraton ile ilgili çok uzun zamandan beri yazmak istedim ama bir türlü fırsatım olmadı. Ben de bu harika günde masa başında oturup her zamanki gibi mis kokulu kahveyi içip kendi kendime: “Zamanı geldi” dedim.

Bu program ve beslenme ilgili bir yazı olmayacak. Antrenman antrenörün, beslenme ise beslenme uzmanının işidir. Ben ise işin mental tarafını anlatmak isterim. Yaşadıklarım ve hissettiklerimi seneler geçmesine rağmen bugün olduğu gibi hatırlıyorum. Hem de nasılsa yıl dönümü bu sene.

Peki bu yolculuk nasıl başladı? 2006 yılında çalıştığım otelde panoda ilan asıldı, Antalya’ da maraton ve yarı maraton düzenlenecekti. O zamana kadar en uzun mesafem 10 km idi ama maraton kelimesini sürekli eski antrenörümden duyardım, o zaman bu fikir kafama yatmıştı galiba. Ama yine de cesaret edemiyordum ve düşüncelerimin içinde kalınca maratonun kayıtları kapandı, ben de yarı maratona kaydoldum.

Yarıştan önce bütün çabalarıma rağmen heyecandan uyuyamadım ama yine de çok dinç uyanıp, kahvaltımı yapıp starta gittim. Yarışa nasıl başladığımı hatırlamıyorum ama ne kadar keyif aldığımı hala hatırlarım. Mutluluğumu sadece son kilometreler bozdu, yolda fazla su içince çok şiştim ve her tarafım ağrımaya başladı. Bir grup erkekle koştum ve onlardan kopmak zorunda kaldım. Acımdan virgül işareti halinde devam ettim, beni görenler ambulans çağırmak istediler ama finişe bir – iki kilometre kala pes eder miydim? Tabi ki hayır. Ayrıca yolda durum düzeldi, birkaç derin nefes alınca ağrılarım gitti ve kalan mesafeyi çok rahat koşup mutlu bir şekilde finişe ulaştım.

12735966_1024964277561982_316503204_n

Yarıştan sonra yeni tanıştığım arkadaşlarla konuşup İstanbul’ da da maraton düzenlendiğini öğrendim ve hazırlıklara başladım. Ama tabi ki hemen değil, öncelikle yarıştan sonra işe gittim, akşam yemeğinde şeflerin hazırladığı yemeklerin yarısını mideme indirip ve kocaman bir tepsinin yarısı tiramisu yedim. Biraz dinlendikten sonra antrenmanlarıma başladım. Ama 2006 yılında katılmayacaktım, antrenmanda bisikletle çarpışıp bacağımı kırdım. Ameliyattan sonra koşamadığım maraton için yas tuttum sonra da: “Demek ki kısmet değilmiş” diyerek keyfime bakmaya başladım.

Ama hayalimden vazgeçmedim. Bacağımı Eylül’ ün sonunda kırdım, ameliyattan yaklaşık 1 ay sonra alçı çıkarıldı, yaklaşık bir ay sonra da ayağıma basarak yürümeye başladım. Koşulara Ocak ayının ortasında başlayıp Şubat ayının başlangıcında doktora maraton için izin verip vermediğini sordum. Cevabı: “Evet” olduktan sonra dünyalar benimdi. Motivasyonum o kadar yüksekti ki her sabah 05:00′ te antrenmana çıkıyordum, yeter ki maratona kadar forma gireyim. Ve zaman geldi. Fuarda yarış çantamı aldıktan sonra inanılmaz heyecanlıydım. Akşam güzelce beslenip erkenden yattım ama uyku tutmadı. Sabaha kadar dönüp durdum. Uyuduğumda rüyamda yarışa geç kaldığımı görüyordum. Nihayet harika güneşli bir gün beni karşılıyordu ve nihayet o kadar beklediğim ve o kadar da çok çalıştığım an için oradaydım, maratonun başlangıç noktasındaydım. Çok çalıştım, çok istedim, çok hayal ettim ve buradayım, bugün ne olursa olsun birkaç saat sonra finişe ulaşacağımı çok net biliyordum. Ve başladı. Çok rahat, çok iyi gidiyordum. Yaklaşık 20. kilometrede bir master erkek koşucu bana yaklaştı ve hedef zamanımı sordu. Ben ise ilk kez koştuğumu anlatıp sadece bitirmek istediğimi söyledim. “O zaman beni takip et, 3.30 saatin altında bitireceğiz” dedi. O kadar tecrübesizdim ki yolda bir şey yemem gerektiğini bilmiyordum, yanımda hiç bir şey yoktu. Bir önceki sene yarı maraton esnasında da çok fazla su içip sorun yaşadığım için suyu azar azar içiyordum. Ama çok iyiydim. Yanımdaki arkadaş folyo kağıdın içinde sarılmış bir küp şeker çıkarıp yarısını bana uzattı. İşte gerçek sporcunun ruhu budur, yolda birbirine destek olup paylaşmaktır. O sporcuyu şimdi çok net hatırlamıyorsam da yaptığı iyiliğini ömür boyu unutamam. Finişe çok az kalmıştı ama ben hiç yorgunluk hissetmiyordum, bacaklarım tüy gibi uçuyordu, asfalta hiç değmiyor gibiydim. Finiş çizgisini görünce sevinçten ağlamak istedim. Kırık bacağımın mutsuzluğu, yaşadığım acılar, aylarca süren çabalarımın yorgunluğu toz duman olup bir kara bulut gibi uçtu gitti. O çizgiyi geçerken yepyeni bir insan doğdu. Mucizelere inanan bir maratoncu. Şimdi biliyorum ki eğer Evren bana bir hayal veriyor ki onu kesinlikle gerçekleştirebileyim diye.

12660364_1024964350895308_244235050_n

Beraber koştuğum arkadaşıma teşekkür edip eve gidecektim. Durağa gittiğimde otobüs çoktan hareket etmiş bile, ben de peşinden koştum ve özellikle o an anladım demek ki maratonu daha hızlı koşabilirim.

Eve ulaştığımda uzandım ve yeşil bir defteri çıkartıp oraya hissettiklerimi yazdım ama o da bana kalsın :)!

Birkaç gün sonra ayağımdan platinler çıkarıldı ve iyileştikten sonra İstanbul’ daki maratona hazırlanmaya başladım. Düzenli çalışarak ilk maratonumun derecesini geliştirdim ve kendime bir hedef daha koydum.

12695725_1024964367561973_1625040078_n

Mart’ a kadar çalışıp Antalya’ daki maratonda 3.15 altında koşmak. Onu yapabileceğime çok inanıyordum ve yaptım. Antalya’ da 2008′ de en iyi maraton derecemi yaptım. Son kilometreler uçuyor gibiydim ve o an anladım ki, eğer insanın gerçek bir hayali varsa o hayal kendisini resmen kanatlandırıyor!

Hayalimi gerçekleştirdiğim için çok mutluydum. Önümde artık upuzun bir yol vardı ve yoldan dönmek artık mümkün değildi ama dönmek isteyen kim ki :)?

Ben her zaman derim ki benim için en iyi öğretmen koşudur, peki ne dersler çıkarıldı?

  • Her şeyden önce sağlık gelir, insan mutlaka kendini ve bedenini çok dikkatli dinlemeli. Kendisinden başka bir insanı daha iyi kimse tanımaz. Uyku ve dinlenme en az antrenman kadar önemlidir, antrenmanın bir parçasıdır.
  • Yarıştan önce ne kadar çok yatay pozisyonda geçirilirse o kadar iyi. Arkadaşlarla sohbet muhabbet finişe saklanırsa daha iyi.
  • Starttan önce biraz heyecan iyi ama fazla heyecan pek iyi değil, insanı uyutmaz. En iyisi erkenden odaya çekilip güzel bir film izlemek.
  • Startta sadece pozitif düşünmeli. Buraya kadar geldin, çok çalıştın, çok çabaladın ve emeğinin karşılığını kesinlikle alacaksın. Elbette yarış esnasında beklemediği sürprizlerle karşılaşılabilir insan ama özellikle başlangıç noktasında müzik gibi sadece pozitif düşünce olmalı. Mutluluğun güneşi parlasın zihninde, şüphe bulutlarını dağıtıp gitsin ve bu mutluluğunu gölgelemesin, çok hak ettin, o zaman doya doya yaşa şunu! Ve sakın unutma, eğer hayal edebilirsen demek ki yapabilirsin!

 

Biri maraton mu dedi :)?” için bir yorum

Yorum bırakın